Yazı: Pelin Şimşek

Proje: "Morph" - Kuntay Seferoğlu

Ters-Yüz: İhtimalleri yeniden düşünmek sergisi, 28 Mayıs – 16 Ağustos 2019 tarihleri arasında santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleşti. İstanbul Bilgi Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü son sınıf öğrencilerinin mezuniyet projelerinin yer aldığı sergi, tasarımcıları ve kullanıcıları toplumsal, kültürel ve ekonomik bağlamda farklı ilişkileri yeniden ele almaya davet ediyordu. Üniversitede Tasarım Yazarlığı ve Editörlüğü dersini alan altı öğrenci, sergideki altı proje üzerine yazdı.
Yazıların ve sergideki projelerin birbiriyle kurduğu ilişki İstanbul Tasarım Bienali’nin oluşturmayı amaçladığı sürekli öğrenme ve düşünme alanıyla örtüşüyor, bu bakımdan zamansız bir nitelik kazanıyor. Gençlerin tasarımın kapsadığı meseleler üzerine düşünmeye devam etmelerine aracı olmak adına bu yazıları blog’umuzda yayımlamaya başlıyoruz. 
Serinin son yazısı, Pelin Şimşek'in yazdığı “Enstrümana dönüşen zaman ve mekân”.

Kuntay’ı tanıdığımdan beri ses ve müzik ile haşir neşir olduğunu bilirim. Onu tanıdıkça, onunla konuştukça bedenini ve ruhunu müzikle beslemesinin etrafındaki pek çok şeye yansıdığını görmek çok heyecanlı ve sürükleyici.

Kuntay Seferoğlu çocukluğunda pek çok enstrümanı çalmayı kendi başına öğrenmiş, fakat kendini hiçbirine ait hissedememiş. Müzikle derdi küçük yaşlarda başlamış ve devam etmiş, nitekim mezuniyet projesini bu süregelen arayışı üzerinden gerçekleştiriyor. Enstrümanlarla ilişkisi hep deneysel olmuş ve bu deneyselliği korumaya devam etmeye çalışıyor.

Kuntay, günümüzde müziğin sadece 12 notadan oluşuyor gibi algılanmasından yakınıyor. Müziğin özgürleşebileceğine, bu özgürleşmenin de bir enstrümana dönüşebileceğine ihtimal verilmeyen tüm nesnelere enstrüman olabilme şansı vererek sağlanabileceğine inanıyor. Aslında projesinde bu özgürlüğü öneriyor, onu oluşturmak için gerekli araçları ve deneyimi tasarlıyor.

Müziğin özgürleştirilmesi ve ona yeni bir soluk getirme çabası aslında oldukça uzun zaman önce örneklerini göstermiş. John Cage, Musique concrète gibi elektronik ve akustik kesişimleri araştıran kişiler ve oluşumlar Kuntay’la aynı derdi paylaşmış, hatta Kuntay’a ilham olmuş.

Kuntay’ın çıktısının adı Morph. Herhangi bir nesnenin sesini, vücut hareketleriyle kuvvetlendiren ve değiştiren, giyilebilir ve programlanabilir elektro-akustik bir enstrüman. Pure Data ve SuperCollider gibi açık kaynak müzik programları aracılığıyla yeniden programlanabiliyor veya kişinin kendi programını yazmasına olanak sağlıyor. Aslında Kuntay’ın bir araya getirdiği bu tasarım ve deneyim önerisi pek çok farklı konuda özgürlük sağlıyor.

Morph’u oluşturan elemanlar bir ses mikrofonu, sensör, sesi işleyen bir işlemci ve haptik geribildirimi yapan titreşim motorları. Morph’u kullanabilmek için bir enstrüman tecrübesine, bilgisine ihtiyaç olmaması daha çok kişiye ulaşmayı, kullanımı özgürleştirmeyi mümkün kılıyor. Aynı Kuntay’ın çocukluğunda duyduğu gibi bu enstrümana merakla ve heyecanla yaklaşmak, onu çalmak için yeterli.

Morph’tan her ne kadar bir araç olarak bahsettiysem de aslında o sadece bir ürün değil, aynı zamanda bir performans tasarımı. Yüzey mikrofonuyla alınan sesi farklı hareketler doğrultusunda X-Y-Z akslarında manipüle ederek hem dinlenebilen hem de izlenebilen bir deneyim oluşturuyor. Kuntay bir DJ’in sahne performansı ile bir davulcunun sahne performansı arasında çok fark olduğunu söylüyor, performans yapan ile dinleyicinin ilişkisini yeniden ele almayı değerli buluyor.

Tasarımın sadece fiziksel bir nesne olarak değil, çok daha çevresel bir boyutta ele alınabildiğini ve bunun hikâyeyi çok daha güçlü kıldığını söylemek mümkün. Günümüzde endüstriyel tasarımın yaptığı ilk çağrışımlar sadece endüstriye yönelik nesneler gibi olsa da alan aslında bundan çok daha fazlasını vaat ediyor. Tasarımın bağlamını, formunu, çevresini tasarlayan kişinin de yine bir tasarımcı olması, tasarımın tanımına dair ümit veriyor.

Bu projenin değindiği bir başka değer ise mekânsızlık. Müzik bu kadar özgürleşebilirken, gündelik nesneler enstrümana dönüşürken bu olayların mekânı neresi olabilir ki? Kuntay mimari elemanlara karşı ayrı bir ilgi duyuyor, onları çalabilme düşüncesini etkileyici buluyor. Devasa boyutlarda olmaları, çılgın sesler çıkarmaları… En heyecanlısı da bir kayıt stüdyosuna girecek boyutlarda olmamalarına rağmen hiçbirinin enstrümana dönüşmek için bir engelinin olmaması.

Morph sonuç olarak fiziksel bir nesneye dönüştü, Kuntay’ın inandığı düşünceleri ifade edebilmek için bir vücuda büründü. Altında yatan düşünsel birikim sadece metnini değil aynı zamanda fizikselliğini/estetiğini de oluşturdu. Kuntay için Morph’un ürüne dönüşmesi sürecinde teknoloji ve insan bedeninin ilişkisi etkili oldu. Bir canlı gibi gördüğü bu oluşumun insan bedeninin bir uzantısı, ona yapışmış bir varlık gibi olması, kurgunun içinde tutarlı bir karardı. Teknolojinin kutuların içine saklanmasındansa kabloların ve aygıtların da tekrar tasarlanabileceğini savunuyordu. Bu yüzden tasarım kararlarını da bu doğrultuda, kabloları ve aygıtları korumak ama saklamamak gibi bir dert edinerek aldı. Düşüncesindeki şeffaflık, fiziksel olarak ürününe de yansıdı. Kablolarda seçtiği renklerde bile insan bedeniyle kurduğu ilişkiyi gözardı etmek mümkün değildi.

Kuntay ile projesini her konuştuğumuzda bir başka gelişmeden, tasarımının gerçekleştirebildiği bir başka senaryodan bahsettik. Cümlelerin sonunu hiçbir zaman noktalamadan, hep üç nokta koyarak ayrıldık. Beni en çok heyecanlandıran meselelerden biri, Morph ve sağladıkları ile yapılabilecekler. Tasarımın bir sonunun olmayışı ve ucunun açıklığı, Kuntay’ın önerisinin en güçlü yanlarından biri. Kuntay’ın deneysel yaklaşımının projenin her aşamasında kendini koruması çok değerli. Bu tutumun günümüz tasarım sahnesinde önemli bir yeri olduğunu ve çeşitli tasarımlara, disiplinlere, düşüncelere ilham vereceğini düşünüyorum.

Bu metin, İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde, Öğretim Görevlisi Dilek Öztürk yürütücülüğünde, IND 324 Tasarım Yazarlığı ve Editörlüğü dersi kapsamında üretilmiştir.
Yazıda bahsi geçen projenin yer aldığı Ters-Yüz: İhtimalleri yeniden düşünmek sergisi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü 2019 yılı mezuniyet projesi kapsamında, Ahmet Sertaç Öztürk, Berkan Kaplan, Can Altay, Gizem Öz, Özlem Er ve Yeşim Eröktem yürütücülüğünde gerçekleştirilmiştir.
Morph projesinin mentorluğunu Selçuk Artut üstlenmiştir.
Yukarı