Tuğçe Karataş
4. İstanbul Tasarım Bienali’nin Zaman Okulu, Z33 – Güncel Sanat Evi’nin Zaman Stüdyosu (Studio Time) adlı araştırma biriminden doğdu. Hiper hız, derin zaman, zamanın genişlemesi gibi kavramlara odaklanan Zaman Okulu, “üretkenlik” kaygısı olmaksızın tartışmak, düşünmek ve birlikte kurmak için gereken zamanı yaratmak adına stratejiler ve modeller keşfediyor. Zaman Okulu’nun eş küratörü Ils Huygens ile projenin zamanın çatışma ve çelişkilerini, geçmişin güvenilirliğini ve günümüzün gerçekliğini nasıl sorguladığını, bunun olası geleceklerde nasıl karşılık bulabileceğini konuştuk.

Tuğçe Karataş: Bu yıl, 4. İstanbul Tasarım Bienali araştırma ve süreç odaklı bir perspektifle gerçekleşiyor. Bu perspektifle ele alırsak, Zaman Okulu nasıl bir yaklaşımla doğdu?
Ils Huygens: Zaman Okulu İstanbul Tasarım Bienali ve Jan Boelen’in sanat direktörü, benim ise küratörlerinden biri olduğum Z33 – Güncel Sanat Evi’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği bir proje. Z33 için araştırma ve süreç odaklı yaklaşım oldukça doğal, kurumumuzun çalışma prensibi de bu. Şu an Z33, üç genel konu üzerinde kümelenmiş ve araştırma stüdyoları olarak adlandırdığımız Zaman Stüdyosu, Mekân Stüdyosu ve Çalışma Stüdyosu’ndan oluşuyor. Her kümenin altında farklı alt temalar geliştiriyoruz. Örneğin Zaman Okulu, zamanla ilgili güncel paradokslar ve çatışmalara dayalı daha geniş bir tartışmayı kapsayan Zaman Stüdyosu’nun bir altbaşlığı. Zaman Stüdyosu’nda ele aldığımız diğer konular ise örneğin nükleer zaman ve derin zamana odaklanan Nükleer Kültür, ya da sanat ve tasarımın geleceğini birçok proje ve sergiyle araştırmayı amaçlayan Gelecek Stüdyosu. Araştırma stüdyoları sanatçılar, uzmanlar, ortaklar ve projelerimizle daha sürdürülebilir çalışmalar yürütmemize olanak sağlıyor. Yani hep bir sonraki sergiye odaklanmaktansa belirli konularda daha uzun süreler çalışarak daha farklı çıktılar geliştirebiliyoruz. Bu bazen bir sergi, bazen bir seminer serisi, bir yayın, ya da sanatsal bir projenin prodüksiyonu olabiliyor.

TK: Zaman Okulu sergisinin küratöryel yaklaşımını kısaca açıklayabilir misin?
IH: Zaman Okulu elbette 4. İstanbul Tasarım Bienali’nin ana teması olan Okullar Okulu ile doğrudan ilişkili. Zamanla ilgili, ya da başka bir deyişle bildiğimiz anlamda zamanı, yani kol saatimizde yazanı, standart ve düz çizgisel zamanı unutmakla ilgili bir okul. Hayatımızı düzenleyen, ama aynı zamanda elimizden akıp giden zaman. Zaman Okulu, zamana dair daha dirimsel bir bakış açısı sunan felsefelerden (Bergson, Deleuze, Benjamin gibilerinden) de ilham alıyor. Onlar zamanı, doğrusal akışta aralıklar ve kopmalar yaratabilen aktif ve dinamik bir güç olarak anlamlandırarak dönüşümün de buradan doğacağını düşünüyorlar.
Öte yandan, Zaman Okulu aynı zamanda okul, öğrenme ve zaman arasındaki ilişkiyi de inceliyor. Eski Yunancada scholè olarak geçen okul, üretken olmadığımız “boş vakitlerden” bahsetmek için kullanılıyordu. Sergide yer alan sanatçılar bu atıl zamanları, sonuç “üretme” ihtiyacından ziyade ortak bir meraktan yola çıkarak ve derin “dikkat” anlarına yoğunlaşarak, farklı pedagojik ve sanatsal stratejilerle kapsamlı bir şekilde keşfediyor.
Bu farklı projeler aracılığıyla, zamanı paylaşarak birbirinden öğrenen ve yeni öğrenme toplulukları yaratan deneyimlere şahit oluyoruz. Her bir proje öğrenmeyi diğerlerinden farklı bir stratejiyle, dokuyarak, okuyarak, yürüyerek, seyahat ederek, hatta beraber uyuyarak deneyimlememize olanak sağlıyor. Tabii bunu yapan sadece Zaman Okulu değil, bienalin diğer okullarında da benzer yaklaşımlar görüyoruz.

TK: Öğrenme sürecinin bir parçası olarak, Zaman Okulu’nun bir kısmı Milano Tasarım Haftası’nda ön gösterimdeydi. Sunumda İstanbul’da da yer alan iki iş ilk defa gösterildi.
IH: Zaman Okulu’nun Milano’daki ilk sunumunda Commonplace Studio, Tim Knapen ve Jesse Howard’ın işinin yanı sıra Teis De Greve’nin işi yer alıyordu. Birbirinden farklı fakat aynı zamanda birbiriyle uyumlu bu iki enstalasyon ile günümüzdeki bilgi üretimi ve dağıtımını sorguluyordu.
Teis’in işi bir dizi basit lazerjet yazıcıdan ve ziyaretçilerin yazıcılara koyabilmesi için kopyası alınmış birkaç sayfadan oluşuyor. Özellikle geliştirilmiş algoritmalar kullanan yerleştirme, Instagram ve diğer sosyal medya paylaşımlarını tarayarak yazılara çevrimiçi kaynaklardan referans bulmaya çalışıyor. Bu yolla yazılı dokümanların sürekli bozumu ve yeniden yapımı sağlanmış oluyor, sadece o an var olan yeni anlam katmanları ekleniyor.
İkinci enstalasyon ise Commonplace Studio, Tim Knapen ve Jesse Howard tarafından geliştirildi. 17. yüzyıl bilim insanları tarafından geliştirilmiş, kişisel ya da kolektif araştırma amacıyla kullanılan “basmakalıp defterlerden" esinlendiler. Enstalasyon, her biri zaman ile ilişkili bir konuyu ele alan yedi masadan oluşuyor. Ziyaretçi bir masayı aktive ettiğinde, mekanik bir kol ona el yazısı notlar, sözler, düşünceler ve çizimlerden oluşan, alıp yanında götürebileceği bir defter oluşturuyor. Enstalasyon zamanın sonsuz bir bilgi makinesi gibi, bilgi parçalarını ve parçacıklarını paylaşıp merak ve ilham yaratıyor.

TK: Zaman Okulu ile hangi konulara eğiliyorsunuz, ya da hangi sorunları çözmeye çalışıyorsunuz?
IH: Sanırım asıl ağırlık verdiğimiz konulardan biri, yukarıda da bahsettiğim gibi “dikkat” kavramını keşfetmek. Günümüzde özellikle “dikkat çeken ekonomi” ile, (çoğu zaman gereksiz) bir bilgi akışı dikkatinizi her zaman ve her şekilde yakalamaya çalışıyor. Bu dikkat ekonomisi sadece şehrin kamusal alanıyla sınırlı kalmıyor, internetin dijital alanı vasıtasıyla evimizin samimi alanlarına da yayılıyor, hatta yatak odalarımıza kadar giriyor.

TK: Zaman Okulu bienal bittikten sonra da devam edecek mi? Bu projeyle geleceğe nasıl bir söylem bırakmayı hedefliyorsunuz?
IH: Daha önce de Z33’ten bahsederken belirttiğim gibi, sanatçılarla geliştirdiğimiz projeler Araştırma Stüdyosu (Research Studio) içerisinde farklı süreçlerden geçerek ilerliyor. Örneğin Ecole Mondiale ile Inhabiting Time (Zamana Yerleşmek) konusuna yoğunlaşan ve birkaç senedir saha gezileri, atölyeler ve sunumlarla devam eden bir işbirliğimiz var. Nelly Ben Hayoun ve Helga Schmid’in de devam eden projeleri mevcut. Bu projeler büyüyecek, biz de geliştirmelerine yardım etmeye devam edeceğiz. Zaman Okulu’nun kendisi ise bienalden sonra Z33 bünyesinde Zaman Stüdyosu’nun bir parçası olarak devam edecek, sanatçılar ve projeleri 2019'da daha büyük bir grup sergisinde sunacağız. Yani Zaman Okulu gelişmeye ve evrilmeye devam edecek, biz de birlikte yazmaya, okumaya ve ilerlemeye devam edeceğiz.