Tuğçe Karataş
Andrea Anner ve Thibault Brevet tarafından kurulan AATB stüdyosu; sanat, tasarım ve teknolojiyi bir araya getiren disiplinlerarası atölyeler, objeler ve enstalasyonlar geliştiriyor ve üretiyor.
AATB'nin EYESS ISStanbul projesi, Okullar Okulu ana başlığıyla düzenlenen 4. İstanbul Tasarım Bienali kapsamında Ölçekler Okulu Uydu Mekânı The Marmara Pera’nın* tepesine yerleştirilen iki devasa göz aracılığıyla Uluslararası Uzay İstasyonu'nun (ISS) hareketlerini takip ediyor, buradan küresel bir harita oluşturmayı hedefliyor. İkili, herkesi ISS'i takip edebileceği ve o anda ona kimin baktığını görebileceği bir web sitesine katılmaya davet ederken sadece yukarı bakmak için zaman ayırmak değil; zaman ve ölçek, öğrenme, işbirlikleri ve sürekli değişen bakış açıları hakkında konuşmak için de mükemmel bir fırsat yaratıyor. AATB’ye projeye dair merak ettiklerimizi sorduk ve uzay-zaman ilişkisinden Kuşbakışı Etkisi ve Soluk Mavi Nokta’ya uzanan kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik.

Tuğçe Karataş: Bize biraz eğitiminizden ve aldığınız eğitimin güncel çalışmalarınıza etkisinden bahsedebilir misin?
AATB: Thibault fizik ve mühendislik okuduktan sonra grafik tasarımı bölümüne geçiş yaptı, sonrasında da öğrenimine görsel sanatlar ile devam etti. Andrea ise Grafik Tasarım ve Sanat Yönetimi bölümünde okudu. Bugün yaptığımız şeyler okuduğumuz bölümlerle çok da alakalı değil, ama bizim her zaman yeni araçlar ve yeni teknikler edinme alışkanlığımız vardı. Kaynak yapma, talaşlı imalat, elektronik tasarımı ya da endüstriyel robotik gibi şu an yaptığımız projelerde kullandığımız tekniklerin büyük çoğunluğunu YouTube ve internette bulduğumuz nasıl yapılır videolarını ve dokümanlarını izleyerek geçen sayısız gecenin sonucunda öğrendik. Orada her şey var.
TK: Projenizi 4. İstanbul Tasarım Bienali'nin teması Okullar Okulu ile nasıl ilişkilendiriyorsunuz?
AATB: Birkaç yıldır resmi olmayan astronomik gözlem etkinlikleri yürütüyoruz, fakat insanları astronomiye adanmış özel mekânlara getirmek yerine, bir teleskobu insanların olduğu yere, yani şehrin tam ortasına getirdik. Ellerinde tuttukları biralarıyla teleskobun merceğinden gökyüzüne bakarken aniden Ay ya da Jüpiter'le karşılaşmalarının ilginç bir sürpriz olduğunu gözlemledik. Bu da insanların gece göğüne ne kadar yabancı olduklarını fark etmemizi sağladı. İşte bu farkındalık İstanbul'da yapacağımız projeye evrildi, projeye de Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) ile bağlantılı olarak EYESS adını verdik. İçerisindeki insanlarla uzayda yüzen bu devasa teneke kutu, hepimizin sadece birkaç yüz kilometre üzerinde günde 16 kez dolaşırken tüm Dünya’nın çevresini 92 dakikada dönüyor. Bu bizce zaman ve ölçek, öğrenme, işbirlikleri ve sürekli değişen bakış açıları hakkında konuşmak için mükemmel bir fırsat.
TK: 4. İstanbul Tasarım Bienali’nin süreç odaklı bir yaklaşımı var. Bu perspektifle ele alırsak sizin projeniz nasıl doğdu? Nasıl gelişiyor?
ATTB: Proje, çeşitli veriler ışığında ve İstanbul'daki koşullara bağlı olarak çok doğal bir şekilde ortaya çıktı. Küratöryel ekibin de geri bildirimleri sonucunda, Pera bölgesi içerisinde yer alan bir otelin tepesine yerleştirilen devasa LED pano için bir proje geliştirdik. Bu proje aynı zamanda insanları herkesin ISS'i izleyebileceği ve sizinle aynı anda kimlerin izlediğini de görebileceğiniz bir web sitesine [Eyess.space] katılmaya davet ediyor. Projenin bu kısmı sadece gece boyunca aktif olduğundan, gün boyunca Pera Müzesi'nde ziyaretçiler için projenin fiziksel bir uzantısını geliştirmeye karar verdik. Gündüz gelen ziyaretçiler de otelin hemen yanında yer alacak bu fiziksel uzantı sayesinde projenin bir parçası olabilecekler. Proje yavaş ama emin adımlarla ilerlerken her şey bu sürece paralel olarak yavaş yavaş gelişti, ama aslında her şey İstanbul'a yaptığımız gezi sırasında gerçek anlamıyla son hâlini aldı.
TK: Bu projenizde özellikle hangi konulara eğiliyorsunuz ya da hangi sorunları çözmeye çalışıyorsunuz?
ATTB: Çok basit bir şekilde, proje gökyüzüne bakmak için biraz zaman yaratmakla ilgili. Etkinliklerimizde Ay'a gerçekten bakmanın nasıl bir şey olduğunu ilk defa deneyimlediğini anlatan birçok insan gördük. Onlar her zaman etrafımızdalar ama biz onların farkında bile değiliz. Fakat buna daha farklı da yaklaşabiliriz: Kim kime bakıyor? Yukarıdan geçen ISS'i izlerken belki de içerisindeki bir astronot da bize bakıyor. Otelin üzerindeki gözler de yukarıya bakarken aynı zamanda aşağıya da bakabilirler ve gerçekten neye baktıklarından asla tam anlamıyla emin olamayız. Aynı zamanda, bazı astronotlar tarafından deneyimlenen ve Dünya'yı uzaydan izlerken yaşadıkları farkındalığın bilişsel bir değişimi olarak tanımladıkları Overview effect (Sorgulama etkisi) ile yakından ilgileniyoruz. Orada sınır kavramı muğlak, hepimizin aynı Pale Blue Dot (Soluk Mavi Nokta) üzerinde yaşadığımızı fark ettiğimizde bizi bölen anlaşmazlıklar daha az önemli hale gelir. Biz bu etkiyi deneyimleyemesek de, bu projenin insanların onu öğrenerek bu farkındalığa yaklaşmalarına yardımcı olmasını umuyoruz.

TK: Projeniz bienal bittikten sonra da devam edecek mi? Bu projeyle geleceğe nasıl bir söylem bırakmayı hedefliyorsunuz?
ATTB: ISS yörüngede dönerek yolculuğuna devam ettiği sürece biz de Eyess.space web sitesini açık tutacağız. Pera Müzesi'nde sergileyeceğimiz, kökleri 2011'e dayanan Entangled adlı projeden alan saat prototipi ise ISS ile arasındaki uzaklığı nokta matris ekranda gösteriyor. Bu bizim için oldukça önemli bir proje ve bu projeyi daha da geliştirmeye istekliyiz.
TK: Tasarım eğitiminin şu anki durumu hakkında kısaca bir değerlendirme yapabilir misiniz?
ATTB: Birçok farklı tasarım okulunu gördükten sonra, hemen hemen hepsinde tasarım uygulamalarını bölümlere ayırma eğilimi olduğunu gözlemledik. Öğrenciler yalnızca kendi bölümlerindeki uygulamalarla ilgilenmeye meyilliler ve kendi bölümlerinden başka bölümlerle ilgilenmeye teşvik edilmiyorlar. Bugün, güncel konularla ilişkili bir pratiğe ulaşmak için disiplinlerarası bir tasarım yaklaşımına sahip olmanın çok önemli olduğuna inanıyoruz.
*Marmara Pera Oteli üzerinde yerleşmiş olan YAMA ekranı İstanbul'un ilk uzun soluklu kamusal alan projesidir. İlk gösterimlerine 2005 yılında Kağan Gürsel ve Sylvia Kouvali’nin inisiyatifiyle başlamış; “güneşin batışından doğuşuna” alt başlığıyla pek çok uluslararası ve Türkiyeli sanatçıyı, küratörü konuk etmiştir. YAMA ekranının 2015-2016 yıllarında gösterdiği projeler Banu Cennetoğlu, Pilvi Takala ve Işıl Eğrikavuk tarafından üretilmiştir.