Önce fikir mi gelir, yoksa malzeme mi?
Tasarım yaklaşımımızda malzeme önemli bir yer teşkil ediyor. Farklı malzemelerle çalışmak, bilinen malzemelerden farklı tekniklerle yeni ve deneysel sonuçlar elde etmek, malzemelerin potansiyellerini ortaya çıkarmak için denemeler yapmak çalışma süreçlerimiz için vazgeçilmez. Yapacağımız işe ve duruma göre değişkenlik gösterse de tasarıma başlarken fikir ve malzemeyi genellikle birlikte ele alıyoruz. Ancak malzemelere ve potansiyellerine olan düşkünlüğümüzün biraz daha etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Keşke birlikte çalışsaydık dediğiniz biri var mı?
Günümüzü işbirliği dönemi olarak adlandırabiliriz, farklı disiplinlerin bir araya gelerek fikir ve yaklaşımlar ürettiği, yeni önermeler sunduğu bir dönemdeyiz. Bizim de bu anlamda birlikte çalışmayı istediğimiz birçok sanatçı, tasarımcı ve kurum var. Ancak bu soruyu deneyimlerinden faydalanmayı çok isteyebileceğim Carlo Scarpa’yla yanıtlamak istedim. Onun malzeme ve detay hakkındaki engin bilgisi ve yaklaşımı bize hâlâ kılavuz oluyor.
Son dönemde okuduğunuz ve önerebileceğiniz bir kitap ya da yazı var mı?
Mesleki yazılar dışında güncel olaylar hakkında kitaplar okumayı seviyorum. Son olarak The Washington Post yazarı Christian Davenport'un Uzay Baronları adlı kitabını okudum. Dönemin dâhileri Jeff Bezos ve Elon Musk'la birlikte birkaç büyük ismin NASA'ya rağmen uzay yarışında nasıl yer aldıklarını anlatıyor. Teknoloji yarışından sonra uzay yarışına giren bu isimlerin yaşadıkları, güncel meseleleri yakalamak isteyenler için ilginç olabilir.
Ziyaret ettiğiniz ve “keşke ben de bir parçası olsaydım” dediğiniz bir sergi örneği alabilir miyiz?
Bu yılki [2019] Venedik Bienali’nde gösterilen Carpenters Workshop Gallery’nin Dysfunctional projesi, içerik ve sergileme anlamında oldukça heyecan vericiydi.
Sizi en çok heyecanlandıran işiniz hangisi?
Ürün tasarımı kısmında sanırım en heyecan duyduklarımdan biri yıllar önce tek parça blok mermer kullanarak tasarladığımız Pebble in Marble adlı işimiz. Türk mermerlerini kullanacağımız bu sergide fazla popüler olmayan ancak yaptığımız formla potansiyeli ortaya çıkan “Afyon violet” adlı bir mermer kullanmıştık. Denizde dalgalarla zaman içinde zarifçe oyulmuş büyük bir mermer bloğu andırıyordu.
Projeler arasında ise Bakü’deki Haydar Aliyev Uluslararası Havalimanı ayrı bir yerde. Gerek boyut gerek kapsam anlamında bizim için ilklerden biri. Alışagelmiş havalimanı tipolojisinden uzak, form, malzeme ve deneyim anlamında yeni önermeler getirdiğimiz ikonik projelerimizden.
Seyhan Özdemir'in kurucularından olduğu tasarım stüdyosu Autoban'la ilgili ayrıntılı bilgiye buradan erişebilirsiniz.