Birlikte üretim süreci kişisel pratiklerinizi ya da tercihlerinizi etkiliyor mu?

Mutlaka etkiliyor. İkimiz de birbirimize tasarım yönünden saygı duyuyoruz, bu sayede birbirimize yeni fikirlerle gelme özgürlüğümüz var. Ancak çoğu tasarımcı gibi tasarlama sürecini kendi başımıza geçirmek isteğimiz zamanlar da oluyor. Yine de birbirimizin fikrine ve onayına ihtiyaç duyuyoruz.

Önce kendi fikirlerimizi oluşturuyoruz, birbirimizi ikna etme çabasıyla geçen zorlayıcı bir süreçten sonra ortak noktada buluşmanın keyfini alıyoruz. Sadece kişisel beğenimizi değil, ortak beğenimizi yansıtmaya çalışmak ve ikimizden de bir parça koymak pratik anlamda süreçleri uzatsa da bizim açımızdan oldukça olumlu sonuçlar getiriyor.

Birlikte daha iyi çalışmanızı sağlayan ve sizde olmayıp diğerinde olan bir özellik söyleyebilir misiniz?

Berk Şimşek: Hem ortak hem de evli olunca önümüzdeki konular zaman zaman diğerinin alanına girebiliyor, karşılıklı bunun farkına varmak, odaklanmak önemli. Begüm bu noktada uyarı yapmaktan çekinmez, açık sözlü ve tasarım sürecinde daha net, enerjik ve hızlı. Ben daha hayalperestim, biraz da takıntılı olduğumu söyleyebiliriz (gülüyor). Simbiyotik bir şekilde çalışıyoruz. Birlikte çalışabilmemizi sağlayan en önemli özellik ise Begüm’ün sonuç odaklı düşünebilmesi. Bir çift olduğumuz için şanslıyız, böyle olunca her şeyi paylaşabiliyorsunuz, doğru bir şekilde paylaştığınızda da birlikte gelişiyorsunuz.

Tasarım dünyasına dair üzerinde hiç anlaşamadığınız bir konu var mı?

Berk Şimşek: Tabii ki var. Aslında tasarım ile üretim sürecindeki başarımız da bir bakıma iki farklı dünyanın kendiliğinden kaynaşmasından geliyor diyebiliriz. Genel olarak yaklaşım ve bakış açısı olarak benim biraz daha tutucu olduğumu söyleyebiliriz. Bunun aramızdaki yaş farkından kaynaklandığını düşünüyoruz. Bu durumu kırmak zaman ve emek aldı (gülüyor).

Tasarım herkes üzerinde büyük bir etki yaratır. Bazen sadece sanatsal-görsel parça olarak da değil, arkasındaki ruh hâli, tasarımcının düşüncesi, her şeyiyle kendi başına uzlaşılması zor bir alan. Bazen tasarımı neredeyse bitmiş bir üründe ekleyebileceğimiz basit bir detay bile her şeyi yakıp yıkmayla sonuçlanabiliyor. Bir ileri bir geri gittiğimiz zamanlar oluyor, ama sonunda anlaşamasak da bir noktada buluşmayı öğrendik.

İdeal ikililik deyince gözünüzün önüne nasıl bir imge geliyor?

Aynı konuyu, objeyi veya tasarımı farklı yönlerden ele alabilmenin ve birbirini zorlayabilmenin iyi bir ikili olma yolunda doğru olduğuna inanıyoruz. Doğru bir tartışma ortamı iyi bir ekip olmaya açılan kapı olabiliyor. Farklı geçmişlerimiz ve becerilerimiz var, bu yüzden birlikte iyi sonuçlar aldığımızı düşünüyoruz.

Her ikilinin farklı bir bütünlüğü vardır ve hepsi farklı açılardan kendi ideallerine ulaşabilirler. Guillermo Del Toro’nun The Shape of Water (2017) filmindeki birliktelik bana göre ideale en yakın ikililik diyebilirim.

Tom ve Jerry mi, Edi ve Büdü mü, Beavis ve Butthead mi, C-3PO ve R2-D2 mu? Popüler kültürün en iyi ikilisi hangisi?

Şüphesiz yukarıda da belirttiğimiz gibi kuşak farkı önemli. Berk için C-3PO – R2-D2 ve Statler – Waldorf, Begüm için Troy – Abed. Bu konuda da anlaşamadık, ama bu seferlik ikna sürecini atlıyoruz.

GOTWOB ile ilgili ayrıntılı bilgiye buradan erişebilirsiniz.

Yukarı