Empatiye Dönüş: 
birden fazlası için tasarım

Empatiye Dönüş: birden fazlası için tasarım, tasarımın birbirimizle ilişki kurmamızı sağlayan araçlara, platformlara ve arayüzlere sahip olduğu fikrinden yola çıkarak tasarımı “bağlantılı olma” hâline aracılık eden bir unsur olarak görmeyi deniyor. Empati sözcüğünün geçmişten günümüze seyrine bakarak tasarım için hislerle, tesirlerle ve ilişkilerle ilgilenen yeni bir rol hayal etmeyi hedefliyor.

Empatiye Dönüş: birden fazlası için tasarım, yemek masasında bir araya gelmeyi ve paylaşmaya dair diğer gelenekleri coşkuyla kucaklıyor. Masalarla, tencerelerle ve sofra takımlarıyla olduğu kadar sanal gerçeklik gözlükleriyle, dijital para birimleriyle ve çevrimiçi sohbet odalarıyla da ilgilenen Empatiye Dönüş: birden fazlası için tasarım, kataloglamaktan ve sınıflandırmaktan kaçınıyor, mitlere ve ritüellere kucak açıyor.

Bienalin ortaya attığı temel sorulardan bazıları, tasarımın hangi ortak hisleri öne çıkardığına ve bir bakış açısından, bir boyuttan, bir bedenden fazlası için (ve onlardan yola çıkarak) nasıl tasarlayabileceğimize dair. Bienal, bu sorulara empati anlayışımızı tekrar canlandırarak değinmemizi öneriyor.

Empati üzerine

Empati sözcüğü 20. yüzyılın başlarında ortaya çıktı. Yunanca pathos sözcüğünün önüne em ekinin getirilmesiyle birlikte hissetmek anlamını kazanan sözcük, Almancadaki Einfühlung sözcüğünün bir tercümesiydi. Psikoloji çevrelerinde doğan bu terim, bir nesnenin estetik deneyiminin onu izleyenin bedenine nasıl uzandığını tanımlamak, hislerin bir nesneden bir insana aktarılabildiğini vurgulamak için kullanılıyordu. Günümüzde diğer insanların yüz ifadelerini ve hislerini algılama yetisini tarif etmek için kullanılsa da 1900’lerin başında insandan farklı gövdelerin arasındaki ilişkileri de barındıran, çok daha kapsayıcı bir anlamı vardı.

Farklı tarihsel dönemlerde empati, ötekinin bakış açısına, kimi zaman bedensel olarak bürünme, yabancı biçimlere girme, nesnelere dönüşme veya farklı gerçeklikleri ikame etme yetisi gibi anlamlara sahip oldu. Psikolojik, politik ya da estetik bağlamlarda empati; benzeme, taklit, aktarım ve yansıtmayla ilişkilendirildi. Roma ve Floransa’da bulunan müzelerdeki heykelleri gözlemlemenin bedeninde uyandırdığı hisleri kayıt altına alırken erkek mahlası (“Vernon Lee”) kullanan Violet Paget, empatiyi kişinin kendi hayatını bir nesneye ödünç vermesi olarak tanımlıyordu (Lanzoni, 2018).

Bugün, aradan 100 yıl geçmişken, terimin ilk algılanma biçimine dönüş zamanı gelmiş gibi görünüyor. İçinde yaşadığımız ekolojik kriz, maden arama ve keşif çalışmalarına dayalı ilerleme ve kalkınma anlayışıyla doğrudan ilişkili. Aydınlanmadan bu yana Batı düşüncesine egemen olmuş Kartezyen yöntem geçerliliğini yitirmiş durumda. İnsan-sonrası paradigması, her şeyin dünyayla kendi ilişkisini kurduğunu, gerçekliğin tüm canlı ve cansız varlıklar arasındaki bir çoklu-doğal bütün olduğunu belirtiyor.

Empatinin tanımını yeniden düşünen bienal, aşağıdakiler için, onlardan hareket ederek, onlarla birlikte yapılan tasarımları sahipleniyor:

Bir BAKIŞ AÇISINDAN fazlası (merkezi değiştirme biçimi olarak tasarım)

Empati, bedenimizin konumunu dünyayla ilişkilendirerek tanımakla başlıyor. Algılarımızı şekillendiren belirli bir nokta var ve bu nokta hislerimizi belirliyor. Uzaydan Dünya’ya bakan astronotlar, zaman içinde “kuşbakışı etkisi” olarak adlandırılan “şaşkınlık ve hayret” dolu bir estetik deneyimden bahsediyor. Bu derin duygusallık, astronotlar için, Dünya’yla ve birbirleriyle bağlantılı olma hissini pekiştiriyor.

Astronotların yaşadığı bu bilişsel değişime benzer şekilde aynalar, lensler, kameralar ve tarayıcılar gibi tasarım araçları, görüş açılarımızın merkezlerini değiştirmemize yardımcı oluyor, başka türlü algılayamayacağımız bazı şeyleri görmemize olanak sağlıyor. Yeni bakış açıları, yeni hisleri ve gerçeklik anlayışlarını harekete geçiriyor. Günümüzde hangi tasarım araçları, hangi bakış açılarını ortaya çıkarıyor? Tasarım dünyayı anlamlandırmamıza nasıl yardımcı oluyor?

Bir BOYUTTAN fazlası (aktarım biçimi olarak tasarım)

Empati, hislerin bir bedenden diğerine aktarımını tanımlıyor. Bu, iki bedenin uzaktan birbirine bağlanması anlamına geliyor. Yapay zekâ, bilginin ve düşünce süreçlerinin insanlardan makinelere aktarımından yola çıkıyor. 5G destekli akıllı şehirler, enformasyonun canlı ve cansız gövdeler arasında yol aldığı bir yapı vaat ediyor. Nesnelerin İnterneti, bir cisimler ağı tarafından “sezilen” veri toplama yöntemine dayanıyor. Artırılmış gerçeklik, bedenlerin aynı anda farklı âlemlerde var olmasına olanak sağlıyor. Bazı ülkelerde televizyondan fazla izlenen Twitch gibi platformlar, sanal ve gerçek dünyayı iç içe geçiriyor. Empati bu tür platformlarda nasıl oluşuyor? Yeni mecralar hangi his ve ilgi yapılarını öne çıkarıyor?

Bir BEDENDEN fazlası (içkinlik biçimi olarak tasarım)

Empati, birden fazlası olduğumuz anları tanımlıyor. İnsan-sonrası paradigması, bizi insanmerkezciliğin ötesinde sosyal bağ kurmanın ve topluluk oluşturmanın yeni biçimlerini araştırmaya davet ediyor (Braidotti, 2019). Tasarımı yalnızca bir bedene uygun olmayan, insan ya da hayvandan sebze ya da minerale dek birçok beden ve gövdeyi bir araya getiren bir faaliyet olarak düşünmek nasıl mümkün olabilir? Ayrıca, nesneler normatif davranışları düzenleyerek hayatlarımızı yönlendiriyorsa (Ahmed, 2017), müşterekliğin sabit biçimlerini bozan ve yoldan saptıran nesneler hangileri?

Teknolojik hız ve çevre krizinin damgasını vurduğu bir dönemde bienalin ilgi alanında, özen göstermeyi öne çıkaran uygulamalar, bağlantı kurmaya dair ritüeller ve duygularımıza aracı olan nesneler yer alıyor. Bienal yeni animizm ve yerel perspektivizme dair bir merak içeren sergi, şeyler, insanlar ve her ikisi arasındaki ilişkileri düşünürken hem güneyden hem de doğudan gelen esin kaynaklarından yararlanıyor. 2020 bienali, gün geçtikçe yekpareleşen küresel dünyada yerel bilgiye ve bölgesel uygulamalara öncelik veriyor; her yaştan ve alandan profesyonel ve amatör katılımcıya çağrı yapıyor. 

Empatiye Dönüş: birden fazlası için tasarım, tasarımın bizi nasıl bir araya getirdiğiyle ilgileniyor.

Kaynakça

Ahmed, S. (2017). Living a Feminist Life [Feminist Bir Yaşam Sürmek]. Duke University Pres: Durham, NC.
Braidotti, R. (2019). Posthuman Knowledge [İnsan Sonrası Bilgi]. Polity Press: Cambridge, UK.
Lanzoni, S. (2018). Empathy: A History [Empati: Bir Tarihçe]. Yale University Press: New Haven, NY.

Yukarı